Sınıf Öğretmenleri İçin Ücretsiz Özgün Etkinlikler

BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR ( İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ 12 MART )

 

ATATÜRK’TEN İSTİKLAL MARŞI (GÜNÜN ANLAM VE ÖNEMİ)

“Bu marş bizim devrimimizi anlatır, inkılâbımızın ruhunu anlatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak lazımdır.İstiklal Marşı’nda, istiklal davamızı anlatması bakımından büyük manası olan mısralar vardır. Benim en beğendiğim yeri de burasıdır:
“Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet,Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal”
Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar, işte bunlardır. Asırlar boyunca söylenmeli ve bütün yar ve ağyar anlamalıdır ki, Türk’ün Mete hikâyesinde olduğu gibi, her şeyi, hatta en mahrem hisleri bile tehlikeye girebilir; fakat hürriyeti asla. Bu pasajı her vakit tekrar ettirmek, bunun için lâzımdır.

Bu demektir ki efendiler, Türk’ün hürriyetine dokunulmaz.

MEHMET AKİF ERSOY YAŞAMI

Mehmet Akif Ersoy 1873’te İstanbul’da doğar. 1893’te Tarım ve Veterinerlik Okulu’nu (Baytar Mektebi) birincilikle bitirir. Çalışma hayatına bugünkü adı Tarım Bakanlığı olan Ziraat Nezaretinde başlar ve 1913 yılına kadar çeşitli görevlerde bulunur. İttihat ve Terakki Cemiyetine üye olur.
Birinci Dünya Savaşı sırasında istihbarat örgütü olan Teşkilat-ı Mahsusa’ya katılarak, çeşitli ülkelerde Osmanlı Devleti’nin yıkılmasını önlemek için çalışır. Ayrıca Anadolu’da işgallere karşı direnen halkla temas kurarak mücadeleye destek verir.
1920’de Ankara’ya gelen Mehmet Akif Ersoy, Burdur milletvekili olarak Büyük Millet Meclisine girer. Bir yıl sonra İstiklal Marşı’nı yazar.
Uzun yıllar Kahire’de kalan Mehmet Akif Ersoy, 1936 yılında rahatsızlanarak döndüğü İstanbul’da vefat eder.

 

 

İSTİKLAL MARŞININ YAZILMASI

 

Yeni kurulan devlet için bir “Milli Marş” yazılması hususunda Büyük Millet Meclisi’nin altı ay müddet vererek açtığı “İstiklal Marşı Müsabakası’na muhtelif şairlerin gönderdiği tam 724 şiir gelmişti. Bunlar Maarif Vekaletinde teşkil edilen bir komisyonda incelenmiş ve içlerinden altı tanesi seçilerek Meclis Matbaasında bastırılıp mebuslara dağıtılmıştı.

Maarif Vekili bulunan Hamdullah Suphi Bey, müsabakaya “nakdi mükafat vaat edilmiş olması yüzünden” iştirak etmemiş olan şair Mehmet Akif Bey’e müracaat ederek, yazmasını istemişti. Bunun üzerine Mehmet Akif Bey “Ben mebusum, müsabakaya iştirak etmem, ayrıca yazarım” diyerek teklifi kabul edip, ikamet etmekte olduğu TaceddinDergahı’nda, “Kahraman Ordumuza” ithaf ettiği İstiklal Marşı şiirini yazdı.

 

İSTİKLAL MARŞININ MECLİS’TE OKUNMASI

 

İstiklal Marşı sadece bir şiir değil, ruhları coşturan bir yiğitlik ve etkileyici söz abidesi idi. Meclis’te Maarif Vekili yani Milli Eğitim Bakanı  Hamdullah Suphi Bey tarafından okunduğu zaman heyecan ve tezahürat son haddini bulmuştu; her mısrası, her kıtası sürekli alkışlarla karşılandı. Maarif Vekili kürsüye çıkarak büyük bir heyecanla İstiklal Marşı’nı okuyor. Marş’ın her mısrası, her kıtası sürekli alkışlarla karşılanıyor. Meclis’i büyük bir heyecan kaplıyor. O gün Üstat için muazzam bir gündü. Hayatında bu kadar heyecanlı bir gün geçirmediğini söylüyordu.

Nihayet 12 Mart 1337 yani (1921) günü meclisteki oylama sonucu  “İstiklal Marşı” olarak kabul edildi ve bütün mebuslar ayağa kalkarak Maarif  Vekilinin tekrar okuduğu İstiklal Marşı’nı, ayakta dinlediler. Bu ayakta dinleyiş aynı zamanda kötü talihini de yenen bir yüce milletin ayağa kalkışıydı.

 

MEHMET AKİF TEN İSTİKLAL MARŞI

 

“…O günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Bin bir felaket karşısında bunalan ruhların ıstıraplar içinde kurtuluş dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılmaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur.
Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!”

                                                                                                                                 Mehmet Akif Ersoy

 

İSTİKLAL MARŞINA

 

Korkmadım!

Sen ‘KORKMA’ dediğin günden beri korkmadım.

Ne al sancağımın sönmesinden,

Ne de tek dişi kalmış canavarın ulumasından.

Mıhlanıp kaldım yerimde

Seni her duyduğumda.

Başım dik, gözüm gökyüzünde.

Düşündüm bastığım yerlerdeki kefensiz yatanları.

Unutmadım!

Unutmam ben şehit oğluyum.

Dünyaları alsam da vermem

Bu vatanın tek bir taşını.

Kükremiş sel gibi taştım.

Mabetlere değmesin diye düşman eli

Siper ettim gövdemi;

Vuruldum…

Ay, hilaldi o gece.

Vuruldum!

Kanım toprağa aktı,

Bayrağıma renk oldum.

 

BU VATAN KİMİN

 

Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir…

Tutuşup: kül olan ocaklarından,
Şahlanıp: köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından,
Alnına ışıklar vuranlarındır…

Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır…

İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir…

Tarihin dilinden düşmez bu destan:
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı bir yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir…

Gökyay’ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusunda görenlerindir…

 

İSTİKLÂL MARŞINDA

 

Yıllardır yer etmiş içimizde,

Gür nağmeleri tutarken arşı.

 

Dinleriz huşu içinde,

Gururla söyleriz marşımızı.

 

Canlanır ansızın yüreğimizde

Hatırlatır o yaman savaşı,

 

Sarılmış ay yıldızlı kefenine

Yanımızda belirir nice şehit naşı.

 

Yanık türkülerinden biliriz
Yemen Çölü’nü, Sarıkamış’ı

 

Karalar giymiş Anadolum karalar,

Kan ağlar,yürekler yanar.

 

Çılgın Türkler,meçhul askerler..

Unutulmaz destanlar yazar.

 

Bu dizeler seni anar şehidim,gazim..

Varlığım sendendir bilirim.

 

Ulusum ,vatanım,

Bayrağım,marşım,

Mustafa Kemal im,

Ben  sizinle varım.

 

İSTİKLÂL MARŞINI DİNLERKEN

Borazanbaşı, borazanbaşı
Akşamları batan güneşe karşı
Alışılmış bir ibadet gibi
Çaldığınız o İstiklâl Marşı
Yıllardır her kulakta yer etmiş
Gür nağmeleriyle tutanken arşı
Az rastlanır bir huşu içinde
Ayakta dinleriz bütün çarşı
Hayal gibi, vehim gibi bir şey
Sanki memleketin dağı taşı
En sadık bekçisi tarihimin
Kesilir ansızın şehit naaşı.
Bir meçhul askerler mahşeriyle
Hatırlatır o yaman savaşı.
Yanık türkülerinden biliriz
Yemen Çölü’nü, Sarıkamış’ı
Kurduna kuşuna sor söylesin
Neydi Türk’ün o günkü telâşı?
Karalar giymiş Anadolu
Kan bir yandan, bir yandan gözyaşı
Sürmedi çok şükür o kıyamet
Gecenin birinde fecre karşı
Güneşten evvel doğdu ufukta
Mustafa Kemal’in altın başı.
İSTİKLÂL MARŞI’MIZ

Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı.
Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

Kimisi yazılmış bilmem hangi krala; lorda, barona.
Küçümsemem ama, benzetirim şişirilmiş bir balona.

Marşımız kahramanlar destanı. Gönülden oku, benimse!
İstiklali, hürriyeti, ruhu anlatır bu marş benimse.

Milletin tarih ve ülküsünü bu nesle yansıtan değer.
Dillerin, kalplerin coştuğu bu dizeler her şeye değer.

Bir sestir o, Hakkı; istiklâli, direnci haykıran bir ses.
Bütün zaferlerimizi, mısra mısra soluklayan nefes.

Şahlandırır Milli Mücadele ruhunu, ortaya döker.
Vatanıma saldıran köpeğin dişlerini kökünden söker.

Bedir aslanına denk Mehmetin, Fatihin, Yavuzun sesi.
Bu gönülden kükremeyi duyan hainin kaçar neşesi.

Başka İstiklal Marşını Allah, bu millete yazdırmasın.
Vatanımda düşmanlara kendi mezarını kazdırmasın.

 

MEHMET AKİF

 Kürsüde bir adam vardı
Dilinde kelam, elinde kalem
Yazar okurdu,okur yazardı
Can kulağıyla dinledi onu alem

Haydi dedi,durma dedi
Cihanı cihada davet etti
Herkes ona itimat etti
Düşman ülkeyi korkuyla terk etti

Fetva verdi,nutuk çekti
Ülkesi için evini terketti
Gurbeti kendine sıla etti
Yeri geldi kalemi ile cenk etti
BAYRAK

 

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü

Işık ışık, dalga dalga bayrağım

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın

Mezarını kazacağım.

Seni selamlamadan uçan kuşun

Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…

Gölgende bana da, bana da yer ver!

Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar

Yurda ay-yıldızının ışığı yeter.

Savaş, bizi karlı dağlara götürdüğü gün

Kızıllığında ısındık;

Dağlardan çöllere düşürdüğü gün

Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı

Barışın güvercini, savaşın kartalı…

Yüksek yerlerde açan çiçeğim

Senin altında doğdum,

Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim

Yeryüzünde yer beğen

Nereye dikilmek istersen

Söyle, seni oraya dikeyim!

 

12 MART İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ AFİŞ POSTER VE KARTPOSTALLAR (İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ)