Page 103 - TÜRLÇE 2. SINIF KİTABI
P. 103

SEPETÇİ DEDE


                  Salkım salkım meyveleri, tombul tombul seb-
           zeleri olan pek zengin bir köyde parlak gözlü, bilgiç
           sözlü  ama  canları  çok  sıkılan  çocuklar  yaşarmış.

           Aynı köyde bir de nur yüzlü sepetçi dede varmış.
           Sepetçi dede, köyden akan derenin kıyısında oturur,

           etraftan topladığı sazlıklardan bir sürü sepet örer-
           miş. Ördüğü sepetlerin içlerine çeşit çeşit meyveler
           koyup, üstüne de kırmızı bir kurdele bağlayıp dereye

           atarmış. Onu gören çocuklar “Sepetçi dede bu se-
           petleri acaba neden örüp örüp suya atıyor?” diye
           meraklanırlarmış.

                  Bir gün bakmışlar olacak gibi değil, gidip so-
           ralım da merakımız geçsin demişler. Sepetçi dedenin yanına varıp sormuşlar:
           - Sepetçi dede, şeker dede.... Bin zahmetle ördüğün bu sepetleri neden suya atıyor-

           sun?
           Güzel yüzlü sepetçi dede onlara gülümsemiş ve demiş ki:

           - Yavrularım, benim canım oldum olası çok sıkılır. Bu dere de boşa akıp gidiyor, ben
           de bir iyilik yapıp can sıkıntımla beraber dereye atıyorum. Bunda şaşılacak ne var ki?
                  Çocuklar dedeciği çok haklı bulmuşlar ve o günden sonra canları her sıkıldı-

           ğında sepetçi dedenin yanına gelip, ondan masallar dinlemişler.
                  Aradan aylar geçmiş. Yağmurlu bir günde sepetçi dede başka bir köye taşınmış.

           Çocuklar bu duruma çok üzülmüşler. Canları yeniden sıkılmaya başlamış.
                  Tam o esnada aşağı köyden beş çocuk gelmiş. Bizim çocukların yanına gelip
                                 ÖRNEK
           sormuşlar:

           - Arkadaşlar, buralarda bir sepetçi dede olacaktı. Onu gören var mı?
           Çocuklar birbirlerine bakmışlar, “Sepetçi dede buradan taşındı.” diyecek olmuşlar ama
           anlamışlar ki aşağı köyden gelen bu çocuklar sepetçi dedenin suya attığı sepetleri alıp

           karınlarını doyuruyorlarmış. Hemen lafı değiştirmişler:
           - Sepetçi dede bir iki güne kalmaz gelir arkadaşlar, siz hiç merak etmeyin, demişler.
           Aşağı köyün çocukları gidince hemen işe koyulmuşlar.

           “Madem bizim de canımız sıkılıyor, haydi biz de sepetçi dedenin yaptığını yapalım.
           Bir iyilik yapalım ve suya atalım. Hem aşağı köyün çocukları sevinsin, hem de bizim

           canımızın sıkıntısı geçsin.” demişler.
                  Hep  birlikte  sepet  örmeye  başlamışlar.  Ördükleri  sepetlerin  içine  çeşit  çeşit
           meyveler, şekerler ve ekmeklerle doldurup özenle suya atmışlar. Hem sepetçi dedeyi

           unutmamışlar, hem de aşağı köydeli arkadaşlarını mutlu etmişler.
                                                                                                     H  a  y  a  l     A  ğ  a  c  ı

                                                                                                  Düzenlenmiştir

                                                                                                              103
   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108