Page 145 - TÜRKÇE 4. SINIF
P. 145

KOMŞU KUNDUZLAR


                                                                     Bir varmış, bir yokmuş. Ağaçların arasın-

                                                                  da şırıl şırıl akan güzel bir dere varmış. Bu
                                                                  derede bir de kunduz ailesi yaşarmış. Hani
                                                                  şu marangoz olan kunduzlardan bahsediyo-

                                                                  rum. Ağaç dallarını ustaca üst üste koyup
                                                                  baraj kurarlar ya, işte onlardan...
                                                                     Bir gün anne kunduz, yavrularını da alıp

                                                                  karşı derede yaşayan annesini ziyarete git-
                                                                  miş. Nine kunduz da torunları da bu işe çok

                                                                  sevinmişler. Ee, sevinçli olunca da zaman su
                                                                  gibi akarmış. Bu sefer de öyle olmuş. Saatler
                                                                  kanat açmış, günler uçup gitmiş bir kuş gibi.

              Bir hafta sonra kunduzlar yuvalarına dönünce çok şaşırmışlar.  Yabancı bir kunduz gelip
            onların iki kavak ötesine yerleşmiş. Anne kunduz bu duruma çok içerlemiş. Gitmiş komşu kun-

            duzun yanına. Hoş geldin bile demeden vermiş veriştirmiş:
            - Sen ne hakla gelip bizim yakınımıza yuva yapıyorsun? diye çıkışmış.
            Komşu kunduz, onun bu sözleri karşısında şaşırıp kalmış:

            - Niye kızıyorsun komşu? Allah’ın koca deresi sana da yeter, bana da demiş.
            Anne kunduzun kızgınlığı daha da artmış. Açmış ağzını, yummuş gözünü:
            - Hayır! Komşu falan dinlemem ben! Su, senin artıklarını alıp benim yuvama getirecek. Onlarla

            uğraşacak hâlim yok! Ya bugün yıkarsın yuvanı ya da ben yapacağımı bilirim!
            Akşam olmuş, çekip giden yok. Gece yarısı olmuş, yuvayı yıkan yok. Herkes uykuya dalınca
            anne kunduz, sessizce yeni komşunun yuvasına gitmiş. Yuvadaki ağaçların bağını çözmüş. Ne

            olduysa o zaman olmuş. Koca koca odun parçaları yürümüş üzerine. Bir de barajda biriken
            sular hücum etmesin mi? Anne kunduz, canını zor kurtarmış.

               Fakat yuvası ve çocukları onun kadar şanslı değilmiş. Yuvası darmadağın olmuş, yavruları
            da sele kapılıp gitmiş. Yavrular hem lıkır lıkır su yutuyor hem de bağırıyorlarmış:
            - Anne, ne olur kurtar bizi!

            Anne kunduz bir yandan çocuklarını kurtarmaya çalışıyor, bir yandan da bağırıyormuş:
            - Lütfen yardım edin! Yavrularımı sel götürüyor!

               Komşu kunduz, kendisini kısa sürede toparlayıp yardıma koşmuş. Anne kunduzla birlikte
            beş yavruyu da kurtarmışlar. Tabi anne kunduz ne diyeceğini bilememiş. Bu olayı duyan Kral
            Kuskunduz, bütün kunduzları toplamış ve onlara şöyle demiş:

            - Küçük bir haksızlığa uğradığınız zaman, onu gidermek için daha büyük bir haksızlık yapmayın!
            O günden sonra kunduzlar, birbirleriyle çok iyi geçinmişler. Aralarındaki sorunları hep iyilikle
            çözmüşler.

                                                                                                 Bestami Yazgan



                                                                                                              145
   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149   150