Page 149 - TÜRKÇE 4. SINIF
P. 149
ESKİ BİR LETONYA MASALI
“Çok eski zamanlardan birinde kötü bir âdet varmış. Yaşlılar artık
iyice ihtiyarlayıp iş yapamaz duruma geldiklerinde ormana götürülür, ora-
da yırtıcı hayvanlara bırakılırmış. Böylece zaten az olan yiyeceklerin, çalışan
gençlere yetmesi sağlanmaya çalışılırmış. İhtiyarları belli bir yaştan sonra
evde tutmak yasak olduğundan kimse yaşlı anne babasını evde gizleyemez,
komşusu görüp ihbar edecek diye korkarmış.
İşte bir gün yaşlılardan birini oğlu ormana götürüp bırakmak istemiş.
Kış mevsimiymiş. İhtiyar, oğul ve küçük torun beraberce ormana gitmişler.
İhtiyarı bırakmış dönüyorlarmış ki küçük torun, oyuncak kızağını dedesinin
yanında unuttuğunu fark etmiş. Babasına dönüp almaları gerektiğini söy-
lemiş. Babası umursamayınca da “Kızağımı almalıyım, yoksa sen yaşlandı-
ğında seni neyle ormana götürüp bırakacağım” demiş. Oğul o an anlamış
ki ihtiyar babasının kaderi, yaşlandığında kendi kaderi de olacak. Dönüp
babasının ellerini çözmüş. Alıp eve geri getirmiş. Samanlıkta saklayıp her gün ona gizlice
yemek vermeye başlamış.
Bir süre sonra köyde hayvanlar arasında bir hastalık yayılmış. Hayvanlar birbiri ardına
ölüyormuş. İhtiyar oğluna şöyle demiş: “Hastaları iyilerden ayır. Onlara şu, şu otlardan ilaç
hazırla. Sağlıklılara da şöyle şöyle yap.’’ Oğlan ihtiyar babasının dediklerini yapmış. Gerçekten
de onun hayvanları arasında ölüm azalmış. Çoğu kurtulmuş.
Bayram geldiğinde her sene olduğu gibi o sene de köy halkı kurbanlar kesmeye başlamış.
İhtiyar oğluna şu öğüdü vermiş: “Köyde hayvan çok azaldı. Senin de fazla hayvanın yok. Bu
sene kurban kesme.” Gerçekten de bir iki ay içinde bütün köy tarlalarda çalıştırılacak hayvan
sıkıntısı çekmeye başlamış. Ama ihtiyarın öğüdünü dinleyen gencin hayvanı varmış.
İlkbahara doğru köyde artık ekmek yapacak tahıl bile kalmamış. Ama asıl sorun, tohumluk
olarak kullanabilecek kadar bile tahıl olmamasıymış. Tarlaya ne serpeceklerini, gelecek senenin
mahsulünü nasıl hazırlayacaklarını bilemiyorlarmış. İhtiyar bu konuda da oğluna öğüt vermiş:
“Yavrum, ahırın çatısı samanla doldurulmuştur. Onları çıkar, yeniden döv. Oradan tohumluk
buğday çıkarabilirsin.” Oğlan, ihtiyar babasının dediği gibi yapmış. Köyde tohumluğu olan tek
aile onlar olmuş. Bütün köy halkı, bu gencin büyücü olduğunu düşünmeye başlamış. Öyle ya,
herkesin işi kötü giderken, bu evde garip bir şekilde kötülüklere bir çare bulunuyormuş. Evi
gözlemeye başlamışlar.
Sonunda da gerçek anlaşılmış, ihtiyar babanın hala yaşadığı ortaya çıkmış. Köylüler genci
krala şikâyet etmiş. Kral önce yasalarını hiçe sayan gence kızmış. Ama olup bitenleri dinledikten
sonra iyi ve yerinde bir öğüdün çok şeyi değiştirebileceğini kabul edip, ihtiyarlarla ilgili yeni bir
kanun çıkarmış.
“Bundan böyle çocuklar, anne ve babalarına yaşlılıklarında bakacaklar. Onların gönlünü hoş
tutacaklar. Çünkü onların hayat deneyimlerinden her zaman için öğrenilecek şeyler var.”
149